''...Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! ''
* * *
Atatürk, taa 95 yıl önce bugünleri görerek yapılması gerekeni yazmış. Buna rağmen Türk Milliyetçileri davranmıyorsa, artık Türk Milliyetçiliği özde değil, sözde var demektir. Asli görevlerini unutmuş, malum sistemin rüzgarına kendilerini kaptırmış, dalından kopmuş bir yaprak gibi malumlar nereye savuruyorsa o yöne sürüklenmektedir.
Bir Türk Milliyetçisi MİLLİYETÇİLİĞİ; dediğinin tam tersini yaparak köçek gibi kıvırtan, bop eşbaşkanına kuyruk sallamayı gelenek haline getiren Bahçeli'ye bırakmaz. Sadece bahçeli ve yandaşlarına değil, içerdeki dışardaki cümle düşmanlara bir Türk Milliyetçisi nasıl olur gösterir.
Zulmün olduğu, her türlü ihanetin dallanıp budaklanarak arttığı, adalet hak ve hukukunun olmadığı yerde kanunlar yok demektir. Var gibi görülse de, bu kanunların ihanet içindekilere yaradığını 20 yıl boyunca anlamayanlar, onlara uyanlar; kesinlikle ahmaktır, akıl tutulması yaşamaktadır. Gaflet içindedirler. Rahatlarının bozulmasından korkan uyuşuk tembellerdir.
'Akepe bitti bitiyor, anketlerde kan kaybı yaşıyor, gitti gidiyor' gibi haberler kendi kendimizi aldatmaktan öteye geçmez. 20 Yıl boyunca çok ciddi ihanetlere, açılan yaralara, yapılan maddi ve manevi tahribatlara; anında, sıcağı sıcağına tepki göstermeyerek gereğini yapmayanlar duruşlarında ciddi değildir. Böylelerinin Türk Milliyetçiliği özde değil sözdedir.
Atatürk Gençliğe Hitabesi'nde; 'Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini seçimle kurtar' mı diyor?