“Ne şiş yansın ne kebap” dersen, o et pişer mi!
Hadi pişti diyelim; pişirene düşer mi?
Bir insan, tüm bir ömrü, mihnet ile yaşar mı!
-İster en ince yerden ister kökünden kopsun:
-Kibirle dönen dünya; yoksun gözümde, yoksun!
Ne güleninki gerçek ne ağlayan samimi,
Derneği, sendikası; hepsi “kandırma” timi
Yandaştan fırsat kalsa, gözetecek yetimi:
-Verdiği hazineden; velev gönlünden kopsun
-Kibirle dönen dünya; yoksun gözümde, yoksun!
“O yoksa ülke yokmuş”; yutan bol iken, yuttur
İşaretle alkışla, işaretle kalk-otur.
Yokluğunda kopacak kıyametle korkutur:
-“Yarın kopabilirmiş”; isterse dünden kopsun
-Kibirle dönen dünya; yoksun gözümde, yoksun!
Ta başından yok ise kuralda mutabakat,
Kâmil sonuç bekleme; sakattır o iş, sakat.
Müsademe-i efkâr yoksa, doğmaz hakikat.
-Susma! Hakkı söyle de, ipler o yönden kopsun;
-Kibirle dönen dünya; yoksun gözümde, yoksun!
Suyun başı Ankara; güç de orda, para da
Tüm arızalı tipler toplanmış Ankara’da
Vatanı kurtarıyor(!) boş vaktinde, arada
-Lider uçsun, şeyh uçsun; avam da dinden kopsun:
-Kibirle dönen dünya; yoksun gözümde, yoksun!
Muhalefet de olmaz; -mış gibi yapa yapa
Geliş-gidiş gerekçen uymalı ipe-sapa.
Pamuk ipliği ile bağlı isen Çalap’a
-İster tazyikle ister kendiliğinden kopsun
-Kibirle dönen dünya; yoksun gözümde, yoksun
Üçüncü dünya harbi “yetim hakkı”ndan kopsun
İsterse Moskova’dan, ister Pekin’den kopsun
Kocaçoban da olsa, en öndekinden kopsun!
-Türk’e yâr olmayacak dünya neye yarar ki!
-Kibirle dönen dünya; yoksun gözümde, yoksun!
İrfan ÇEP (Kocaçoban)