Masonluğu anlamak ve anlatmak için yerli ve yabancı bir çok kaynağa göz attık. Mason kaynakları masonluğu öylesine güzel tanıtmışlar ki, inanın masonluğu tanımayan bir kişi okusa mason sempatizanı olur, hatta mason bile olabilir.
Her türlü güzel meziyet, ahlaklı ve erdemli davranış meğerse masonluktan geliyormuş (!)
Gelin görün ki dünyada ekonomik siyasi ve sosyal yapının kilit noktalarını tutan iş adamlarının, siyasetçilerin, profesörlerin ve daha birçok etkin makamı işgal eden diğer masonların hal ve hareketlerine bu güzel felsefe (!) hiç mi hiç etki etmemiş.
Masonluğun süslü anlatımlarıyla olaylar ve masonluğun gerçek yüzü birbirinden çok farklı.
Öyle ki bu kişiler yeri geldiğinde insanların haklarını kolayca yiyebiliyor, biraderlerini daima kayırıyor, kendi menfaatleriyle çakışınca onları da rahatlıkça satabiliyor, ticari kar ve menfaati için binlerce işçiyi sömürüyor, biraz zam istediler diye kışın ortasında gözlerinin yaşına bakmadan kapı dışarı edebiliyor...
Bu pek değerli mason siyasetçilerimiz yemedik para, batırılmadık banka kalmayıncaya kadar ülkenin iliğini kanını sömürüyor, kendilerini ve dahası sülalelerini zengin ediyorlar. Yaptıkları ortaya çıkmasın diye medya patronu biraderleriyle irtibata geçiyorlar ve medya patronu birader yapılan pislikler ört bas edilsin diye emrinde çalışan kiralık kalemlere suni gündem yarattırıyor. Yok bilmem ne hoca, yok irtica, yok şu, yok bu deyip milleti başka uyduruk meselelerle oyalayıp, saman altından dahası saman üstünden de su yürütüyorlar, yedikçe yiyorlar ve sonunda en milliyetçi, en Atatürkçü onlar oluyorlar. Medya patronu Sabetaycı (Yahudi dönmesi) birader (Dinç Bilgin) bakıyor ki , bu bankalarda daha çok yenilecek para var, bir bankada o batırıyor.
Durum tüm dünyada böyle, İtalya'da da Vatikan'ın para trafiği P2 locasına bağlı biraderler tarafından kontrol altına alınmış, paralar ceplere akıtılmıştı. Ve olay tüm derinlikleriyle gözler önüne serilecekti ki, bazı biraderler birden bire (Banker Calvi) intihar ediverdi(!). Öyle ki masonluk denen bu menfaat birliği işler karışınca, kendilerine çalışanları da harcamaktan çekinmiyor. Masonik menfaatler için yapılan her davranış mübah oluyor yeri gelince adam öldürmek bile!
Gelin siz bunu uyduruk Hiram hikayeleriyle hipnotize edilmiş masonlara anlatın. Onlar anlamazlar, daha doğrusu anlamak istemezler, olayların gerçek yönlerini sağ duyu ile incelemek ve ona göre karar vermek işlerine gelmez, çünkü sağladıkları menfaat vicdanlarından ve özgür iradelerinden daha baskın çıkmıştır. Nitekim ticaret siyaset gibi biraderlerin desteğiyle iş yaptıkları konularda, masonluğun gerçek boyutlarını ve doğruları söyleyip menfaatleri riske atmanın ne alemi vardır. Zaten kimse de durduk yere mason olmaz, zaten masonlar da kimseyi durduk yere masonluğa kabul etmezler, hepsi menfaatler bazındadır.
Bu örgüt bir örümcek gibi dünya çapında tekelden yönetilen ağ oluşturmuştur, örümceğin beyni de orjini ile aynıdır, yahudilerdir. Üyeler maddi ve siyasi destekle kontrol altında tutulur, üyeler de tepeden gelen emirlere uyar, gerçi masonlar bunu da red ederler, onlar locaların her birinin özgür olduğunu iddia ederler, tabi bu iddia da diğerleri gibi yalnızca iddiadır, gerçekle alakası yoktur. Önce obediyans ardından şu bu derken ortaya hiyerarşik bir düzenle yönetilen dünya çapında bir örgüt çıkar.
Bizdeki masonlar bu düzende yalnızca emirlere uyarlar ayak işleri yaparlar, batılı ağabeylerine yaranmak için yapamayacakları iş yoktur, nitekim yarandıkları müddetçe cepleri dolar.
Bunu AB'ye girelim ne pahasına olursa olsun diyen kiralık kalemler, Avrupa'ya giden yol Diyarbakır'dan geçer diyen vatansever(!) siyasetçilerimiz, yavru vatana dil uzatan ne olduğu belirsiz holding sahipleri ve daha bir çok örnek verilebilir.
Onlarda ahlaksız bir ticaretçi zihniyeti vardır, para için her şeyi yaparlar, ülkelerini bile satarlar. Çünkü onlar iki kuruşa satın alınmış yahudi uşaklarıdır. Ha şunu da belirtelim, içlerinde olayların boyutundan habersiz saf kardeşlerimiz var olabilir. Nitekim masonluk işe yaramaz adamı içine almaz, üyeleri boş adamlar değillerdir hatta iyi insanlar bile vardır içlerinde. Yanlışlıkla bu pisliğe bulaşmış sağlam kişilere çağrım şudur, tez zamanda bu örgütten çıkmaları ve gördükleri gerçekleri, olayların iç yüzünü kamu oyuna anlatmalarıdır.
Son parağraf da mecazda kullanılarak son mesajımı vermek istiyorum.
Mason, bilindiği üzere duvarcı ustası demektir, duvarcı ustaları binalar yaparlar, bizdeki kiralık duvarcı ustaları da birşeyler yapıyorlar.
İçlerinden saf olanları insanların mutlu ve huzurlu yaşayacakları bir dünya için yani insanlık mabedi için çalıştıklarını sanıyorlar, kurnaz olanları da ne yaptıklarına değil elde ettikleri menfaatlere bakıyorlar. Fakat yaptıkları binanın günü gelince milletimiz için işkencehane olarak kullanılacağını idrak edemiyorlar. Nitekim olacaklar planlanmış vaziyette, önümüzdeki günlerde Kudüs'ün İsrail'in başkenti yapılması, Arapların imha edilmesi ile büyük İsrail için büyük liderin ortaya çıkışı ve kutsal son savaştan (Armageddon ) başka bir şey kalmıyor.
Yaşadığımız yüzyılda olması muhtemel bu olaylarda bizler kesinlikle İsrail'i destekleyeceğiz ve desteklediğimiz koca canavar zamanı gelince gözümüzün yaşına bakmadan önce Güney Doğumuzu topraklarına katacak arta kalan topraklarımızın da bir kısmı hariç batıya paylaştırılacak. Planlananlar Sevr'den bin beter, eğer bizler bu gidişe dur demezsek ikinci kurtuluş savaşımızı vermek zorunda kalacağız ve bu sefer işimiz fazlasıyla zor olacak. Son parağrafta bahsedilenler size soyut gelmesin, olacaklar yıllar önce planlandı ve biz sarhoş bir şoförün sürdüğü bir otobüste sonumuza yolculuk yapıyoruz. Tez zamanda halk bu şoförleri direksiyondan alıp yerine sağlam şoförler getirmeli, yıllarca şoför seçtik hepsi de sarhoş çıktı, çünkü sorun çarpık ehliyet kurslarında. Halk kendi ehliyet kursunu kendi kurmalı, kursun sistemi bizim kendi öz sistemimiz olmalı, milli olmalı tıpkı 1950 öncesi gibi...